27 Haziran 2010

Sessizlik

Sessizlik.Söylerken bile insana huzur,hayata anlam,karmaşaya durgunluk katıyor.Sıkıldığımız zamanların en büyük kurtarıcısı olarak tanımlıyorum ben.Siz nasıl tanımlarsınız çokta umrumda değil aslında.Benim ona ne değer kattığım daha önemli.Hepimiz için böyle olmalı.Kendimiz değer katmalı,kendimze göre sevmeliyiz.Yoksa senin gibi sevmişim benim neyime yarar?Sessizliği yakalamanın birkaç kuralı var aslında.Yakalamak değilde ona en güzel değeri vermenin diyelim.Bunları sizlerle paylaşıp,paylaşmama arasında gidip geldim.Çünkü dedik ya;sizin sessizliğiniz benim sessizliğim değil.Ne düşünüyorsanız,ben tam tersini düşünüyorum.Buna zorlayarak mı ulaşıyorum?Hayır.Kendisi şekilleniyor kafamda.Sessizlikten tad almak istiyor,iliğine kadar ondan yararlanmak istiyorsanız onu ilk önce tanımalısınız.Sessizlik soyut bir kavram olsada,hayatımızın bence en somut elle tutulabilir değeri.İnsan olduğuma bazen seviniyorum.Neden mi?Sırf şu sessizliği tadmış olmanın verdiği hazla.Çılgınca değil mi?Sessizliğin tadına en çok baş ağrıları çektiğim zaman ulaşabiliyorum.O beynimin zonklaması dediğimiz anlarda sessizlik imdadıma yetişiyor.Ne ilaç,ne de karanlık.Hiç biri sessizliğin verdiği etkiyi veremiyor bu zavallı beynime.Bundan sonra sessizliğime "o" demek istiyorum.Onu kişileştirmek belki beni daha fazla ona yakın hissetmemi sağlar.Sıkıntılı dönemlerde ne zaman O'nu hissetmek istesem,o hiçbir zaman beni yalnız bırakmıyor.Geliyor ve gerekli sessizliğimi verip,elinden tutmama,bırakmamama rağmen çekip gidiyor.O kadar narin ki.Beni hiç kırmıyor.Nereye gittiğini sorduğumda: başka sessizliğe muhtaçlar var diyor.Ben de her defasında olumlu karşılıyor.Paylaşımcıyım anlıycağın.İşte öyle birşey O'nunla tanışmak.

1 yorum:

  1. Kalemine kuvvet, keyifli zahmetler, çok hoş bi yazı olmuş ..

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...